Sarsmayalım...


Okul çocuğu geleceğe hazırlarken onların kendilerini gerçekleştirmiş bireyler olarak yetişmesini hedefler. Kendini gerçekleştirmiş bireyler bu aşamaya gelene kadar önceki basamakları sağlam ve emin adımlarla geçmiş olmalıdırlar, ki bu adımlar yalnız atılan adımlar değildir. Öncelikle başarma, ait olma, sevgi ve güvenlik ihtiyacının karşılanması ve çocukların bu ihtiyaçlara doyması gerekir.

Okul çocuklar için kendilerini güvende hissettikleri bir yaşam alanıdır. Okul çocukların belki de evlerinde geçirdiklerinden daha fazla vakit geçirdikleri, günlerini anlamlı ve eğlenceli kılan, onlara yaşamları için büyük deneyimler sunan, aradıklarını bulmalarına yardımcı olan bir ortamdır. Öğretmenler de bu güven hissini oluşturan, vaktini onlarla paylaşan, onlara yol gösteren, yeri geldiğinde anne-baba rolü üstlenen kişilerdir. Çocukların sevgi, saygı, güven, onur ve merhamet gibi duygularını geliştiren en önemli etkenlerden biridir ve özellikle okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklarda önemli ve kalıcı izler bırakır öğretmen.

Çocuklar her insan gibi başarma duygusunu yaşamak ister, sevmek, sevilmek ister,kendisine saygı duyulmasını ister, paylaşmak ve paylaşım yaptığı gruba ait hissetmek ister, kabul görmek ister… Aslında her duygu bir bütün olarak etkiler çocuğu. Ve aslında çocuk var olmak ister. Bütün bu duyguları çocuğa yaşatmak onun bir bütün olarak kendisini gerçekleştirmesine olanak tanır. Bu olanakların sağlanmasında öğretmenlere büyük görev düşer.

Öğretmen çocuğa sevgi ve saygı gösterir, onun değerlerine ve fikirlerine önem verirse öğrencide de bu duygular öğretmene ve diğerlerine karşı ortaya çıkacaktır. Öğrenci bu duygular sayesinde de başarıya adım adım ilerleyebilecektir. Ama bütün bunlardan önce öğrencinin güven duygusunun geliştirilmesi gerekmektedir. Çocuklar öncelikle ailesinden bir parça gibi gördüğü öğretmenlerine güvenmek isterler, güvenip kendilerini onlara yaslamak, herhangi bir güçlük karşısında arkalarında bir destek olduğunu bilmek isterler.

Çocuklar çoğu zaman aileleri ile paylaşmadıkları bir çok şeyi öğretmenleri ile paylaşırlar. Çünkü öğretmen hem bir aile sıcaklığını verir hem de dışarıdan bir destek olarak algılanır çocuklar tarafından. Bazen kolaylıkla paylaşırlar öğretmenleriyle içlerindeki sıkıntıları, bazen uzun zaman alır ifade etmeleri. Paylaşabilmeleri için öncelikle öğretmenin o güven duygusunu oluşturması gerekir öğrencide. Adım adım ve güçlü bir şekilde.

Öğrenci için büyük önem taşıyan ve bir sır niteliğinde olan bazı durumlar söz konusu olabilir. Öğretmene karşı güven duygusu gelişen çocuk kendine yardım edebileceği veya kendisini iyi hissettireceği düşüncesiyle öğretmene açabilir sırrını. Öğretmeniyle paylaşır sırrını çünkü o yol gösterir, anne gibi kucaklar onun dertlerini, baba gibi korur onu. Öğrencinin gözünde bir kahramandır adeta.

Çocuk kendisini öğretmene açtığında bir rahatlama hisseder, hem paylaşmış olmanın mutluluğunu hem de çözüme ulaşabilme sevincini yaşar. Güven hissini tadar.

Güven duygusunun önemi nedir?

Güven duygusunun gelişimi çocuklarda karakter ve kişilik gelişiminde de çok büyük önem taşır. Güven gelişiminin sağlıklı bir şekilde oluşturulması için çocuk kabul edildiğini, onaylandığını ve kendisine değer verildiğini hissetmelidir. Böyle bir ortamda kendisini güvende hisseden çocuğun öz güveni de bu doğrultuda gelişecektir.

Güven duygusu gelişen çocuk yalnız olmadığını, yanıldığında yalnız kalmayacağını bilir, başarısız olmaktan korkmaz.  Kendisine güvenir, kendisi olmaktan korkmaz. Duygu ve düşüncelerini rahat bir şekilde ifade edebilir.

Güven duygusunu sarstığımızda ne olur?

Güven duygusunu oluşturmak uzun ve bazen zahmetli bir iştir. Uzun zaman içerisinde oluşan güven duygusu sarsılabilir, bir anda yerle bir olabilir, yıkılabilir. Güven duygusu sarsılan çocuğun kendine olan güveni de sarsılır, hata yapmaktan çekinir hale gelir. İçinde kızgınlık, kırgınlık ve öfke duyguları oluşur, güven duygusu sarsılan çocuk bu duygularını da ifade edemez, paylaşamaz. Duygularını ifade edemeyen çocukta saldırganlık dürtüleri baş gösterir, yalan söyleme davranışı ortaya çıkar. Yeri geldiğinde hakkını savunamayacak duruma gelir. İçinde bulunduğu gruptan kendini soyutlar, aidiyet hissini kaybedebilir.

Öğretmenlerin de bunların farkında olarak çocukla iletişim kurmaları, öğrencinin paylaşımlarını korumaları, onların güven duygularına zarar vermemeleri gerekir. Kişilik ve karakter gelişiminde büyük öneme sahip olan bu güven duygusunu oluşturmada ve sağlamlaştırmada onlarla uzun bir zaman diliminde birlikte olan öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir.

Yorumlar

  1. Yazılarınızı beğeniyorum tebrikler devamını heycanla bekliyorum😊

    YanıtlaSil
  2. Güven duygusu kavramını çok kullanmasan daha güzel olacakmış. Bunun da konumuzla doğrudan bağlantısını kuramadım. Sanırım ben de sorun var.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder