Her birimizin aslında bir öğrenen olarak başladığı bu hayata öğrenmelerimiz sonucu farklı farklı anlamlar yükledik. Önce duyduğumuz sesleri öğrendik, adımızı duyduğumuzda 'ben' olduğumuzu hissettik. Sonra sesler çıkarmaya başladık ve yavaş yavaş bu seslerin yerini kelimeler ve devamında cümleler aldı. Artık kendimizi rahat bir şekilde ifade edebileceğimiz konuşmayı öğrenmiştik. Zamanla kendimizi, öğrenmelerimizi düzenli ve planlı bir şekilde gerçekleştirecek bir sistem içerisinde bulduk ve öğrenmeye devam ettik.
Her gün yeni bir şeyler öğrenirken aslında bunları neden öğrendiğimizi, nerede kullanacağımızı ve ne işe yarayacağını bilmeden öğrendik. Öğreniyorduk, çünkü biz öğrenciydik. Bizim işimiz buydu, öğrenmek. Bu süreç boyunca çevremizde olup biten her şey etkiledi bizi. Ailemiz, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız… Biz öğrenmeye devam ederken, neyi ne kadar öğrendiğimiz de zaman zaman ölçülüyordu. Notlarımız vardı, karnelerimizde her şey ortadaydı.
Birden kendimizi bir yarışın ortasında bulduk. Herkes maratona koşuyordu adeta. Koştuk, koştuk… Bu koşuşturma içerisinde kimi geride kaldı, kimi pes etti, kimi de hedefine doğru emin adımlarla koşmaya devam etti. Kimi bu yarışı tamamladı kendince kimi en başında vazgeçti, kimi de doyamadı koşmalara.
Peki sonra ne oldu? Öğrendik mi gerçekten? Bir yerlere ulaşabildik mi? Sadece yorulduk mu? Bizi bu koşuşturma içerisine sürükleyen sistemin ne olduğunu ve neden bizi buralara sürüklediğini anlamlandırabildik mi?
Bizlere hayatımızı anlamlandırmaya, hayatımıza yön vermeye yardım etmeye çalışan bu sistem aslında bizi ne kadar düşünüyordu, seviyordu? Ya da sahiden seviyor muydu? Yoksa bizi kendisine hizmet edecek bir hizmetkar olarak mı görüyordu?
Biz öğrenciydik ve bize düşen öğrenmekti. Kendi yetenek ve becerilerimizin farkına vardık ya da varamadık, öğrenirken eğlendik veya öğrenemediğimizde daha kelime anlamının ne olduğunu bile bilmediğimiz stresler yaşadık. Bize bir şeyler öğretilirken acaba öğretenler bizim ne hissettiğimizi ne düşündüğümüzü ne istediğimizi veya nasıl istediğimizi merak ettiler mi? Başardığımızda ne kadar mutlu olduğumuzu ya da başaramadığımızda ne kadar üzüldüğümüzü gördüler mi? Biz ne idik? Sadece verilenleri almakla ve bunları aldığımızı göstermekle sorumlu birer robot mu? Ya da biz yaşadığımız toplumu toplum yapacak bireyler olmaya adım adım ilerleyen küçük insanlar mıydık? Evet aslında bizler küçük insanlardık ve bizim varlığımız bu toplumu ayakta tutacak büyük umutlardı. Peki bunun farkında olan kaç kişi vardı? Ailelerimiz, öğretmenlerimiz, komşularımız, akrabalarımız ve toplumu oluşturan diğer parçalar…
Bize bir şeyler öğretilirken bunların ne kadar değerli olduğunun farkında olan kaç kişi vardı ve şu anda bizler birilerine bir şeyler öğretirken bunun ne kadar değerli olduğunun ne kadar farkındayız?
Öğrenmek ve öğretmek birbirleriyle yakından ilişkili, birbirlerini var eden iki önemli kavram. Öğrenme, yaşantı sonucu belirli durumlar karşısında gösterilecek davranış oluşturma eylemi olarak açıklanabilir. Öğretme ise bu davranışların oluşturulmasına yardım edecek faaliyetler bütünü olarak ifade edilebilir. Okullarda veya evlerimizde öğretmenlerimiz ve ailelerimiz öncülüğünde küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye başlarız. Bu öğrenmeler bizlerde belirli durumlar karşısında göstereceğimiz doğru tepkiler ve davranışları ortaya çıkarmayı sağlar, öğretenler de bu tepki ve davranışları bizlere çeşitli yöntem ve tekniklerle planlı bir şekilde kazandırmayı amaçlar. Ama bu planlı etkinlikler dışında bizler çevremizde var olup biten her şeyden öğrenmeye devam ederiz. Hatta bazen öğretilmek istenen şeyleri öğrenmek ve uygulamak yerine çevremizde gördüğümüz, istenmeyen davranışları öğreniriz. Bu öğrendiğimiz istenmeyen davranışlar karşısında cezalar bile alırız. Bilinçli bir şekilde öğrenmediğimiz ve ne anlamlar taşıdığını bilmediğimiz bir çok şey…
Aslında bizler öğrenirken tek başımıza öğrenmeyiz, biz hep birlikte öğreniriz. Biz öğrendikten sonra bu öğrendiklerimizi yaşamaya başlarız ve sonra biz de öğretiriz. Bazen bilerek ve isteyerek öğreniriz bazen farkında olmayız bile. Öyle bir öğreniriz ki bazen tasvip etmediğimiz davranışları bile sergilediğimiz olur. Bizler öğrendiklerimizi yaşarken diğerlerine de öğretiriz farkında olmadan ve diğerlerinden de öğreniriz hep birlikte yaşarken.
Farkında olarak öğrenmek ve öğretmek, yaşamak ve yaşatmak asıl olan.
Çok güzel bir yazı, anlamlı ve içten.. yaşayarak anlatılanlardan.. tebrik ederim.
YanıtlaSilYazma konusunda iyisin öğretmenim. Ama yine konumuzla ilgisini kuramadım.
YanıtlaSil